Prof. Dato’sri Dr. Zaleha Kamaruddin
Prof. Dato’sri Dr. Zaleha KamaruddinMalezya Uluslararası İslâm Üniversitesi Rektörü, Hukuk Profesörü

Prof. Dato’sri Dr. Zaleha Kamaruddin, 1985 yılında Malaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Yüksek lisansını Karşılaştırmalı Hukuk alanında, uzmanlığını Malezya Uluslararası İslâm Üniversitesi’nde Şer‘î Hukuk ve Uygulaması üzerine, doktorasını ise 1994 yılında Londra Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Hukuk alanında yaptı. 1986 yılında Malaya Yüksek Mahkemesi’ne dava vekili olarak kabul edildi. 28 yıldan fazla süreyle Malezya İslâm Üniversitesi’nde çeşitli düzeylerde görev yaptı. Ahmad Ibrahim Hukuk Fakültesi Dekanlığı, Lisansüstü Çalışmalar Merkezi Dekanlığı ve Malezya İslâm Anlayışı Enstitüsü Genel Direktör Yardımcılığı görevlerini üstlendi. Prof. Kamaruddin, Pahang ve Selangor Eyaletleri Fetva Komitesi üyeliğinin yanı sıra, 2003 yılından beri Selangor Din İşleri Konseyi (MAIS) üyeliği ve federal seviyede Başbakanlığa bağlı olan İslâmî Dinî İşler Bakanlığı’nda Şer‘î ve Medenî Hukuk Teknik Komitesi üyeliği bulunmakta ve Ulusal Din Konseyi’nin atanmış üyesi olarak görev yapmaktadır. Aile hukuku uzmanı olarak Kadın, Aile ve Toplumsal Gelişme Bakanı tarafından Ulusal Kadın Danışma Konseyi üyesi ve Kadınların Güçlendirilmesi NAM Enstitüsü Teknik Komite üyesi olarak atanmıştır. Uluslararası düzeyde karşılaştırmalı aile hukuku konusunda önde gelen bir otorite ve hukuk camiasının saygın bir üyesidir. 2004 ve 2005 yıllarında iki kere IIUM tarafından Mükemmel Araştırmacı ödülüne (fakülte seviyesinde) lâyık görülmüştür. Prof. Kamaruddin’in yirmi kitabı ve aile hukuku, çocuk hakları ve kadın hakları ile ilgili konularda iki yüzden fazla makalesi yayımlanmıştır. Uluslararası Malezya İslâm Üniversitesi’nin ilk kadın rektörüdür.

İlk olarak, Malezya’daki kadınların sosyal statüsü hakkında neler söylemek istersiniz? Ayrıca, toplum içerisindeki farklılıklardan ve çeşitlilikten bahsedebilir miyiz?

Malezya’daki kadınlara baktığınızda, oldukça iyi durumda olduklarını görebilirsiniz. Kadınların yarısından fazlası işgücüne katılıyor. Bu rakam yıldan yıla artış gösteriyor. Son rakam %46 iken şimdi %50’nin üzerinde ki, bu son derece olumlu bir gelişmedir. Ancak bildiğiniz gibi zor durumda olan kadınlar da var ve daha iyi durumda olanlar zor durumda olanlara yardım ediyorlar. İlk söylemek istediğim budur. İkincisi, gerek devlet üniversitelerinde gerekse özel üniversitelerde kadınların eğitim gördüklerini görüyorsunuz. Malezya’da kadınların %60-70 kadarı üniversitelerde yükseköğrenim görmektedir. Devletin de bunu olumlu görmesini umuyoruz çünkü böylece ailelere eğitimli kadınlar rehberlik edecektir.

Kadınların Gelişmesi ve Aileden Sorumlu Bakanlık bünyesinde de programlarımız mevcut, özellikle girişimcilik üzerine… Bunlar da kadınların ekonomik olarak bağımsız olmalarını sağlamayı hedefliyor. Malezya’da kadınlarımız için yapılanları böyle özetleyebilirim. Malezya’da okuryazarlık oranı çok yüksek, çünkü bu konuda gerek devletin gerekse sivil toplum örgütlerinin sunduğu fırsatlar çok geniştir.

Ne tür fırsatlar söz konusu? Yasalarda eşitliğe ilişkin veya kadınlara avantaj sağlayan hükümler var mı?

Anayasamızda cinsiyet temelli herhangi bir ayrımcılık yapılmaması gerektiği ifadesine yer verilmiştir. Böylece kadınlar aleyhinde ayrımcılık içeren faaliyetler veya politikalar uygulanamayacağı garanti altına alınmıştır. Malezya, aynı zamanda Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’ni (CEDAW) de imzalamış ve hiçbir şekilde ayrımcılığın yapılmayacağını taahhüt etmiştir. Karar vericiler arasında kadınların oranını %30’a çıkardık. Bu oranın daha düşük olduğu bazı alanlarda da çalışmaya devam ediyoruz. 2020 yılına geldiğimizde bu alanlarda çok daha ileride olacağımızı umuyoruz.

Bu oranlar oldukça yüksek… Kadınlara karşı şiddet veya ailede şiddet vakalarını sormak istiyorum, bunu önlemek için ne gibi uygulamalarınız var?

Ailede şiddet her yerde yaşanıyor. Malezya’da da yaşanan vakalar olduğunu inkâr edemem. Bu birçok sebepten kaynaklanıyor ama devlet bunların yaşanmaması için kimi yapılar oluşturdu ve şiddeti önlemek için yasalarımız mevcut. Eşlerini döven erkekleri veya kadınları engellemek üzere aile içi şiddet yasamız var. Bu yasa sadece eşlerle sınırlı değil, ebeveynlere yönelik şiddeti de içeriyor. Ebeveynlere saygılı şekilde davranılmalı ve aile fertlerine yönelik şiddet olmamalı.

Bu yasa, şer‘i hukuk ile mi, yoksa medenî hukuk ile mi bağlantılıdır?

Her ikisiyle de.

Peki, Müslümanlar ve gayrimüslimler için bu yasalar nasıl farklılaşıyor?

Ailede şiddet yasası hem Müslümanlar, hem de gayrimüslimler içindir. Malezya’da medenî kanun ve şer‘i kanun şeklinde ikili bir hukuk düzeni vardır. Gayrimüslimler için medenî kanun uygulanırken, Müslümanlar için İslâm Aile Hukuku uygulanmaktadır. Bunun dışında örneğin, ceza kanunu hem Müslümanlar hem de gayrimüslimler için uygulanmaktadır. Özellikle ailevî konular ile ilgili olarak Müslüman olmayanlar için de bir kanunumuz bulunmaktadır. Aile hukukunda Müslümanlar için şeriata dayanan özel kanunlar uygulanmaktadır. Bu kanunlar eş zamanlı olarak yürürlüktedir ama şu anda taraflardan birinin Müslüman olduğu diğerinin olmadığı durumlarla ilgili sorunu çözmeye çalışıyoruz. Şu anda karşı karşıya olduğumuz zorluk, din değiştirme vakalarında gerçekleşmektedir. Bu konu dışında yasalarımız yapısal olarak sağlamdır ve iyi uygulanmaktadır. Özellikle de ailede şiddet konusunda yasalarımız hem Müslüman olanları hem de olmayanları kapsamaktadır.

Yani konu ailede şiddet olduğunda, Müslümanlara ve gayrimüslimlere eşit muamele yapılıyor?

Evet, ailede şiddet konusunda kanun herkese eşit muamele yapar. Bu, aile fertlerini ilgilendiren özel bir suçtur ve yabancılar tarafından işlenen bir suç gibi ele alınmamalıdır. Ancak, aileye karşı yabancılar tarafından işlenen bir suç, aile içi şiddet kanunu kapsamında değil, ceza kanunu kapsamındadır ve buna ceza mahkemelerimiz bakar.

Evlilik konusu nasıl düzenleniyor?

Kadının ailedeki hakları, İslâm aile hukuku içerisinde yer alır. Bizde 14 eyalet var, evlilik ve boşanmaya ilişkin 14 ayrı İslâm aile hukuku söz konusudur. Evlilik konusu altında mehir, nafaka, geçim, kadının boşanma durumundaki hakları, kadının boşandığı veya eşinin ölümü durumundaki hakları gibi konular işlenir. Tüm bunlar İslâm aile hukukunda mevcuttur. Elhamdülillah, ben de bu yasaların taslaklarını hazırlayan teknik kurulun bir üyesiyim. Tüm eyaletlere uygulamaları için model kanunları gönderiyoruz. Temelde 14 eyaletin tümünde İslâm aile hukukunun uygulanmasında birlik vardır. Ancak, zaman zaman bazı kısımlarında küçük farklılıklar da olabilmektedir, çünkü İslâm hukuku eyaletin yargı yetkisindedir.

Sizce Malezya’da kadınların ve erkeklerin ev içi ve ev dışındaki rolleri nasıl şekilleniyor?

Malezya bir tarım ülkesidir. Modern tarıma geçilmesi isteniyor ama kültürümüz tarıma dayalı olduğu için kadınlar tarlalarda çalışır. Bu nedenle de, kararları kadınlar alırlar. Örneğin çeltik tarlasının ne zaman ekileceğine ilişkin kararı kimin nasıl aldığına dair araştırmalar şunu göstermektedir: Kadının içinde bulunduğu durum özellikle de sağlığı bu kararda etkili olmaktadır. Bir sağlık sorunu varsa ya da doğum yapmışsa erkek evde kalarak ona bakar. Bu yüzden, kadın kendi durumuna göre çeltik tarlasının ne zaman ekileceğine karar verir. Malezyalı kadınların mizaçlarının yumuşak olduğunu ama çelik gibi de güçlü olduklarını söyleyebilirim. Ailelerinin güçlenmesi için yumuşak güçlerini kullanırlar.

İslâm da annelere babalardan üç kat fazla saygı göstermiştir. Malezya’da erkeklerin çoğu ülkemizdeki birkaç faktörden dolayı kadınlara ev işlerinde yardım eder. Çocuklara bakarlar, onları beslerler, çocukları taşırlar. Ev işi yapan erkek sayısı diğer ülkelere göre yüksektir.

Doğum sonrası babalık izni var mı?

Çocuğu olan baba için 14 gün iznimiz var ve bunu özellikle memurlar için uyguluyoruz. Annenin doğum izni için devlet bir yıl ücretsiz ve 60 günlük ücretli izin vermektedir. Bunun sebebi kadınların tekrar çalışmaya başlamadan önce tam olarak sağlıklarına kavuşmaları ve en az 60 gün bebeklerini emzirebilmeleridir. Bu ücretli iznin 90 gün olması, böylece en az 90 gün boyunca bebeği emzirebilme talebi ile ilgili mahkemelere yapılmış birçok başvuru var ama devlet bu 30 ilâve günün ücretsiz izin olabileceğini söylüyor. Ama başlangıç olarak bu da iyi bir gelişme çünkü ilk olarak doğum izni 30 gündü ve 60 güne çıkartıldı. İşverenlerin 90 günü kabul etmesini umuyoruz. Sivil toplum örgütlerimiz doğum izninin 90 güne çıkartılmasını sağlamak için bir baskı grubu olarak çok güçlü bir çalışma yürüttüler.

Malezya’daki sivil toplum örgütleri nasıl yapılanıyor? Bu örgütlerin savunuculuk faaliyetlerinden bahseder misiniz?

NCWO (The National Council of Women’s Organisations, Malezya) kadınların örgütlenmesine yönelik bir ulusal konsey, Malezya’daki tüm kadın örgütlerini kendi çatısı altında toplayan bir şemsiye kuruluştur. Bu örgütler, hem kadını hem de çocuğu korumak amacıyla aile kurumunun zarar görmemesini sağlamak için birbirleri ile çok yakın çalışıyorlar. Bence bunlar kadınların en temel haklarıdır.

IIUM üniversitesinin rektörüsünüz. Dünya çapında bir İslâm Üniversitesi’nin ilk ve tek Müslüman kadın rektörü deniyor sizin için, ne dersiniz?

Ben Uluslararası İslâm Üniversitesi’nin ilk kadın rektörü olarak göreve başladım. Benim dışımda Malezya’da devlet üniversitelerinde görev yapan iki kadın rektör ve üç rektör yardımcısı kadın bulunuyor ama bunların ikisi İslâm üniversitesi değil. Ben aynı zamanda Malezya’da Müslüman Kadınlar ve İslâm Organizasyonu’nun başkanıyım. “Peace We” adını verdiğimiz bir beyin takımımız var. Kadın Bakanlığı Müslüman olan ve olmayan kadınları kapsıyor. Biz ise sadece Müslüman kadınları temsil ediyoruz. Malezya Yöneticiler Konseyi’nin tanıdığı bir kurumuz ve inşallah Malezya hükümetine Müslüman kadınlarla ilgili konularda tavsiyelerimizi vereceğiz.

Malezya’da bu yıl düzenlenen Müslüman Kadınlar Zirvesi ile hedeflenen nedir?

Söylemek istediklerimiz Kuala Lumpur Deklarasyonu’nda ifade edildi. Bu bugün tüm dünyadan Müslüman kadınların sesidir ve inşallah bir Uluslararası Müslüman Kadınlar Günü deklarasyonumuz da olacak. Dolayısıyla bu tarihler üzerinde çalışıyoruz ve önemli bir gün olarak bugün Kuala Lumpur Deklarasyonu’nda açıklayacağız.

Yani “Uluslararası Müslüman Kadınlar Günü” olarak anılacak sembolik bir gün mü olacak?

İlk olarak tüm dünyadan kadınlarla Uluslararası Âlimler Konseyi’ni oluşturacağız, bir web sitesi açacağız ve kendi veri tabanımızı oluşturacağız. Uluslararası Müslüman Kadınlar Günü kadınların güçlenmesi için yeni bir dönemin başlangıcı olacak.

Mülâkatı Yapan: Rabia Öter Candan