Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi
Sonuç Bildirgesi
Sonuç Bildirgesi
Kadın ve Demokrasi Derneği’nin kuruluş amaçlarına uygun olarak 6 Mart 2015 tarihinde İstanbul Ticaret Üniversitesi Sütlüce kampüsünde, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın katılımlarıyla gerçekleştirilen “Toplumsal Cinsiyet Adaleti” başlıklı kongre geniş katılım ve değerli akademisyenlerin önemli katkılarıyla tamamlanmıştır. Bu kongre ile toplumsal cinsiyet adaleti konusunun kavramsal ve olgusal bileşenlerine dikkat çekilmesi, toplumsal cinsiyet alanında şimdiye kadar yapılmış araştırmalardaki mevcut eksikliklerin tespiti ve giderilmesi için muhtemel önerilerin ortaya konması amacıyla bu alanda çalışan uzman kişiler bir araya gelerek çok değerli fikir alışverişlerinde bulunma imkanı yakalamışlardır. Kongre süresince üretilen bilgi birikimi doğrultusunda, ülkemizde farklı alanlarda ve her platformda toplumsal cinsiyet eşitisizliğinin ve sosyal adaletsizliğin önüne geçilmesi için yeni politikalar üretilmesine katkı sağlamaya yönelik ortak bir vizyon oluşturulması da ayrıca hedeflenmiştir.
Kadınların aile içi ve sosyal rollerinin dengelenmesi adına, kadın hakları ve fırsat eşitliği konusunda toplumda ortak bir bilinç oluşturulmasını sağlamak, kadının insan haklarını gözeterek demokrasinin, hukukun üstünlüğünün ve insan hakları ile temel özgürlüklere saygının geliştirilmesine ve sağlamlaştırılmasına katkı sağlama misyonuyla faaliyet gösteren KADEM, “Toplumsal Cinsiyet Adaleti” kongresini İstanbul Ticaret Üniversitesi Sütlüce kampüsü konferans salonlarında eş zamanlı oturumlarla toplam on sekiz bildiri ile tamamlamıştır.
Kongrede sunulan bildirilerle; ülkemizde kadının toplumsal, akademik, siyasal, ekonomik ve sosyal yasamdaki yeri ve statüsü konusuna “toplumsal cinsiyet adaleti” çerçevesinde farklı bakış̧ açıları getirilmesi öngörülmüştür. Bu sebeple kongrede sunulmaya değer bulunan bildiriler; egemen söylemlerin ötesinde, mevcut akademik yazında şimdiye kadar belirleyici olan cinsiyet eşitliğinin tarihsel ve kavramsal planda sorgulamış ve adalet merkezli bir yaklaşımın sağlayacağı imkan ve kısıtları da tartışmaya açmıştır.
Kongrede “toplumsal cinsiyet adaleti” temasını kavramsal olarak irdeleyen bildirilerin yanı sıra bu kavramın medya, kültür, dini yaşam, eğitim- öğretim, siyaset ve çalışma hayatında yansımalarını da inceleyen bildirilere yer verilmiştir.
“Toplumsal cinsiyet adaleti” kavramı incelenirken, eşitlik ve adalet olguları ele alınmıştır. Mutlak “eşitlik” kavramını vurgulayarak eşitlik haricinde hiçbir yaklaşım tanımayan, nelerin doğru nelerin yanlış olduğunu belirleme yetkisini sadece kendisinde bulan çözüm modelleri toplumsal denklemlere uymayan bir yapı oluşturmaktadır.
Toplumsal cinsiyet eşitliği ve toplumsal cinsiyet adaleti çoklukla birbirlerinin yerine geçen kavramlar olarak kullanılmaktadır. Eşitlik kavramı ile ekonomide, siyasette ve kamu yönetiminde insanların cinsiyetinden dolayı herhangi bir ayrıma tabi tutulmaması ifade edilirken, adalet kavramı ise kadın ve erkeğin farklı ihtiyaç ve güç yapısına sahip olduğu gerçeğine göre onların toplumsal hayatın kazançlarını ve yükümlülüklerini hakça paylaşmasını içermektedir. Dolayısıyla bu iki kavram birbirlerini yanlışlayan değil tamamlayan kavramlardır.
Kongrede, uluslararası insan hakları hukukuna göre toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının adalet temelinde değerlendirilmesine yer verilmiştir. Cinsiyet eşitliğini vurgulayan söylemler temelde erkek üzerinden cinsiyeti tanımlamıştır. Aynı olmayan iki varlığın eşitlik prensibi uyarınca muamele görmesi doğal olarak eşitsizliği beraberinde getirmektedir. Kadını güçlendirmek adına ve sözde kadın adına kurgulanmış bir yaklaşım kadını toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasi planda mağdur etmekte ve toplumu daha büyük tehlikelerle karşı karşıya getirmektedir. Bu bağlamda, temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasında fırsat eşitliğinin sağlanabilmesi için biyolojik farklılıklar da göz önüne alınarak her iki cinsiyet arasında sorumlulukların ve gelir dağılımının adaletli bir biçimde belirlenmesi gerekmektedir. Kadın erkek eşitliği prensibi temelinden hareket etmek yerine bizatihi temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasında fırsat eşitliğinin temin edilebilmesi için adalet prensibinin esas alınması gereklidir.
Kongrenin üzerinde durduğu konulardan bir diğeri de, iş hayatında toplumsal cinsiyet adaletsizliği konusuna vurgudur. İş yaşamında kadına ve erkeğe yönelik beklenti farklılık göstermektedir. Kadınların iş yaşamında daha aktif ve etkili rol alabilmesi için, gerekli hukuki düzenlemeler (esnek çalışma saatleri, esnek eğitim programları vb.) yapılarak kadına yönelik beklentilerin karşılanmasına destek olunmalıdır.
Kongrede sunulan bazı bildirilerde de inanç sistemimizdeki eşitlik ve adaletin kavramsal karşılaştırmalarına ve incelemelerine yer verilmiştir. Bu çalışmalarda yer alan temel yaklaşım “eşitlik” kavramının çok daha ötesinde hakkaniyet, insaf ve adalet gibi kapsayıcı kavramları içermelidir ve bu konuda yapılan çalışmaların sayısı artmalıdır.
Toplumsal cinsiyet adaletsizliklerinin kaynağı olarak gösterilen aile kurumu aslında bu sorunların giderilmesinde de temel yapıdır. Aile kurumundaki sorunlu yerleşik kalıpların giderilmesi için eğitsel, sosyal, kültürel, manevi destek politikaları hayata geçirilmelidir.
Sonuç olarak, eşitlik kavramı ile kadın erkek arasında hakkaniyetli bir ilişki kurmak isteyen söylemler yasalar önünde eşitliği sağlamışken kadının mağduriyeti halen giderilememiş ve adalet sağlanamamıştır. Bu sebeple artık eşitlik söyleminin ötesinde bir yaklaşımı tartışmanın vakti gelmiştir.
Kadın ve Demokrasi Derneği olarak toplumsal cinsiyet adaletini tesis etmede gerekli kavramsal çerçevenin oluşturulması, sosyal politika ve hukuksal düzenlemelerin geliştirilmesi için her tür çabayı göstermeye devam edeceğiz. Türkiye’de ilk defa akademik bir platformda gündeme getirilen toplumsal cinsiyet adaleti kavramının tartışılması ve geliştirilmesi için sürdürülebilir çalışmaların KADEM olarak takipçisi olacağız.